Ülkemizde, ahlaklı olmanın maliyeti ağırken, ahlaksız olmanın ise bir bedeli yok, hatta mükafatı çok.
Benim kanıma çok dokunan konu, karşılıksız çekin doğru düzgün bir cezasının artık kalmamış olması.
Hükümet, 'çek mağduru' diye nitelendirdiği karşılıksız çek yazıp piyasayı dolandıranları kendisine daha yakın bulduğu için 2012 yılı itibari ile yeni düzenlemeye gitti.
Yeni düzenleme ile karşılıksız çek yazmanın, hemen hemen hiç bir sorumluluğu bulunmuyor. Eskiden en azından karşılıksız çek yazanlar, hapis cezası korkusu ile ödeme yapmaya gayret ediyorlardı. Ama artık hapis cezası da yok.
Yüce(!), ulu(!) ve mümin(!) hükümetimize göre karşılıksız çek yazan dolandırıcılar mağdurken, borcuna sadık olup çekini ödeyen ama elinde karşılıksız çek patlayan kişiler ise devlet tarafından kaderine terk ediliyor.
Ülkeye vergisini ödeyenler, dürüst ve çekini ödeyen adamlarken, sen hükümet olarak karşılıksız çek yazacak adamlara cesaret veriyorsun ki, mevcut dürüst firmaları da batırsınlar. Hepimiz dolandırıcı olalım.
Bir hükümetin görevi, dürüst firmaların ayakta kalmasını sağlamak için alacakları konusunda yardımcı olmak mıdır? Yoksa kalpazan gibi karşılıksız çek vererek sefa süren adamları desteklemek midir?
Bir diğer cezası olmayan konu ise futbolda şike.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkası Yıldırım Demirören'in sevinerek belirttiği üzere etik kurulu sahaya yansıyan bir şike olayı tespit edememiş(!) Futbol camiası meğer ak ve pakmış. Hani ak olmak moda ya(!)
Şu aşamadan sonra Lig Tv'ye para veren de, kombine bilet alan da futbolun bu pisliğinden sorumludur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder