"Labirent IKEA" |
23 Ocak 2013 Çarşamba
İş Bankası neden bu kadar kötü? İşte Nedeni
İş Bankası Neden Bu Kadar Kötü?
İş Bankası çalışanlarının yavaşlığı, müşteri kaçırma endişesi hissetmemeleri, düşük motivasyonları neden kaynaklanıyor diye hep merak etmişimdir. Birçoğumuz İş Bankası'nı devlet bankası zannediyor ama esasen öyle değil. İş Bankası'nın %40,73 hissesi İş Bankası Munzam Sandık Vakfı'na ait. Yani en büyük ortak, İş Bankası çalışanları ile emeklileri, %31,18'i halka açık. Kalan %28,09'u ise CHP'ye ait.
Hisselerin %40,73'ü İş Bankası çalışanlarının olunca, çalışanlar performans kötülüğünden dolayı işten çıkarılma gibi endişeler hissetmedikleri için çok umursamaz, ağır ve hantallar.
Şu an İş Bankası'nı hala büyük banka yapan eski nesillerin devlet bankası sanmaları nedeniyle vadesiz hesapta çokça para tutmaları. Ama yeni nesil, İş Bankası ile uğraşamaz.
Özetle, İş Bankası çalışanları düşük motivasyonları ile diğer tüm bankalardan ayrışıyor.
"İş Bankası, Hantal Banka" |
Bakınız İş Bankası kendi internet sayfasında, ortaklık yapısını nasıl açıklıyor:
"Kuruluşundan beri halka açık bir şirket olan İş Bankası,
bugün Munzam Sandığı aracılığı ile çalışanlarının ve emeklilerin % 40,73'üne
ortak olduğu ve ülkemizde benzeri olmayan bir ortaklık yapısına sahip.
Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre, 30 Eylül 2012
tarihi itibarıyla İş Bankası'nın ortaklık yapısı aşağıdaki gibidir:
- İş
Bankası Munzam Sandık Vakfı: % 40,73
- Atatürk
Hisseleri (Cumhuriyet Halk Partisi)*: % 28,09
- Halka
açık pay: % 31,18
Mayıs 1998'de T.C. Hazinesi'nin İş Bankası'ndaki % 12,3
oranındaki payı, başarılı bir halka arz işlemi ile yerli ve yabancı
yatırımcılara sunuldu. Bu hisseler bugün İMKB'de işlem görüyor.
İş Bankası'nın piyasa değeri, 2012 Eylül ayı sonu
itibarıyla toplam 386 şirketin işlem gördüğü ve 479.854.926 bin TL piyasa
değerine sahip İMKB'nin % 5,30'unu oluşturuyor.
İş Bankası 2012 Eylül ayı sonundaki 25.452.131 bin
TL'lik piyasa değeri ile Türkiye'de halka açık şirketler arasında
"üçüncü" durumda."
18 Ocak 2013 Cuma
Çek mağduru kimdir? Karşılıksız çek yazan mı? Elinde çek patlayan satıcı mı?
Ahlaksızdan yana olan bir sistemin sorgulaması
Bu ülkede yaşayan ender dürüst insanlardansanız, elbette paranızı birileri gasp edecektir. Bu kaçınılmaz bir gerçek.
Dürüst bir mal sahibiyseniz, büyük olasılıkla kiracınız yamuk çıkacaktır. Ve kiranızı güç bela alabileceksiniz.
Dürüst bir kiracı olsanız, yine büyük olasılıkla mal sahibinizin acımasız zamları ve talepleri ile karşılacaksınız.
Ticarette kullanılan yaygın bir ödeme şekli olan çe kullanımında da durum yine dürüstün aleyhine.
Yüce ulu devletimiz, yine mağdurun yanında (!)
Ticarete başlayıp iki kuruş para görünce hemen altına sıfır araba çeken, karısını altınlara boğan, çocuğunu kolejlerde okutan hava civası o biçim olan tonla insanımız var.
Dolandırıcı insanımız, önce iyi bir sicil yaratmak için bir kaç kez çek ödemesi gerçekleştirir. Ardından büyük voleyi vurmak için pusuda bekler. Nasıl olsa bu ülkede vergisini ödeyen, trafik cezasını ödeyen, elektrik faturasını ödeyen hep cezalandırılmıştır. Devlet, dolandırıcıya bir şekilde sahip çıkar.
Piyasaya vole vurma zamanı gelince, ardı ardına dolandırıcı insanımızın çekleri patlamaya başlar. Peşpeşe çekleri yazılır. Hesabını kitabını bu çeklerin ödenmesi üzerine yapan, gerçekten iyi niyetli satıcılar bir anda finansal açıdan zor duruma düşer. Belki de kimileri iflas eder.
Şimdi, çek mağduru kimdir?
Sattığı mal için fatura kesip devlete kdv, kurumlar vergisi ödeyen ve de müşterisinden parasını alamayan tedarikçi mi? Yoksa aldığı malın parasını ödeyemeyip son model arabayla fink atan, para öyle yenmez, işte böyle yenir diyen dolandırıcı mı çek mağdurudur?
Bu ülkede yaşayan ender dürüst insanlardansanız, elbette paranızı birileri gasp edecektir. Bu kaçınılmaz bir gerçek.
Dürüst bir mal sahibiyseniz, büyük olasılıkla kiracınız yamuk çıkacaktır. Ve kiranızı güç bela alabileceksiniz.
Dürüst bir kiracı olsanız, yine büyük olasılıkla mal sahibinizin acımasız zamları ve talepleri ile karşılacaksınız.
Ticarette kullanılan yaygın bir ödeme şekli olan çe kullanımında da durum yine dürüstün aleyhine.
Yüce ulu devletimiz, yine mağdurun yanında (!)
Ticarete başlayıp iki kuruş para görünce hemen altına sıfır araba çeken, karısını altınlara boğan, çocuğunu kolejlerde okutan hava civası o biçim olan tonla insanımız var.
Adam, nasıl olsa vadesi gelince ödemeyeceğim ki şeklinde çekleri yazıyor. Beyimiz patron olmuş ya, yaz babam yaz. Çek yazmak bedava nasıl olsa. Bankalar da, bilinçsizce çek defteri vermeye devam ediyor. İş Bankası bu konuda çok katı. Ama İş Bankası'ndan artık çek alamayan dolandırıcılar, daha dandik bankalardan yine çek karnesi alabiliyorlar. Nasıl olsa bankaların çek yaprağı başına sorumlulukları çok cüzi mertebelerde.
Dolandırıcı insanımız, önce iyi bir sicil yaratmak için bir kaç kez çek ödemesi gerçekleştirir. Ardından büyük voleyi vurmak için pusuda bekler. Nasıl olsa bu ülkede vergisini ödeyen, trafik cezasını ödeyen, elektrik faturasını ödeyen hep cezalandırılmıştır. Devlet, dolandırıcıya bir şekilde sahip çıkar.
Piyasaya vole vurma zamanı gelince, ardı ardına dolandırıcı insanımızın çekleri patlamaya başlar. Peşpeşe çekleri yazılır. Hesabını kitabını bu çeklerin ödenmesi üzerine yapan, gerçekten iyi niyetli satıcılar bir anda finansal açıdan zor duruma düşer. Belki de kimileri iflas eder.
Karşılıksız çek yazan dolandırıcılara, bu gerçek mağdur olan parasını alamayan satıcılar dava açar.
Ama devlet baba da sahtekara kucak açar ve medyada haberlerini gördüğümüz "Çek mağdurlarını kurtarma projesi" için çalışır.
Şimdi, çek mağduru kimdir?
Sattığı mal için fatura kesip devlete kdv, kurumlar vergisi ödeyen ve de müşterisinden parasını alamayan tedarikçi mi? Yoksa aldığı malın parasını ödeyemeyip son model arabayla fink atan, para öyle yenmez, işte böyle yenir diyen dolandırıcı mı çek mağdurudur?
16 Ocak 2013 Çarşamba
Kamu Adına Kovuşturmaya Yer Olmadığına, TÜRKİYE
Kamu Adına Kovuşturmaya Yer Olmadığına
2012 Eylül'de şirket araçlarımızdan birisine ehliyetsiz bir çocuk çarptı. Çocuk, "ehliyetim yok abi, aracın trafik sigortası da yok, kaza tutanağı tutmayalım, ben aracı tamir ettireceğim" diye yalvarınca bizim arkadaşlar da ufak bir hasar olduğundan ve gereksiz derecede iyi niyetli olduklarından sadece çocuğun nüfus cüzdanı fotokopisini ve iletişim bilgilerini almışlar.
Müslüman (!) ve delikanlı (!) olan bu arkadaş beni hiç şaşırtmayarak, ödeme olayından kaçtı.
Biz de savcılığına avukatımız aracılığı ile suç duyurusunda bulunduk. İkili anlaşma yapıldığını ve araca çarpan kişinin sözünü yerine getirmediğini bildirdik. Çocuğun kimlik bilgilerini, aracın plakasını bildirirken çocuğun ehliyetsiz şekilde araç kullanırken kazanın gerçekleştiğini de bildirdik.
Ümraniye Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan gelen aşağıdaki metinde "Kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına" yazıyor. Ayrıca "trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun unsurları yönünden oluşmadığı" gibi daha da saçma bir ifade de yer alıyor.
Kamu adına kovuşturmaya yer olmaması aslında beni ilgilendirmiyor. Ben kendi adıma haciz takibine devam ediyorum. Bir başka deyişle, ben maddi hasarımın peşinde ilerliyorum. Eğer çocuk çulsuz değilse birşeyler alabileceğim. Ben ehliyetsiz araç kullanmanın büyük bir suç teşkil edeceğini ve savcının da kamu adına bu işi takip edeceğini düşünüyordum. Ama vizyon olmayınca olmuyor.
Benim anlatmak istediğim: Bu ülkenin savcısına, ehliyetsiz araç kullanan birisi bana çarptı diyorsun ve yüce/ulu savcı, " Bizim kamu hayvandır, öküzdür, bir halt olmaz bizim danalara. Zaten 80 milyonluk gereksiz bir kalabalığız, çocuk ehliyetsiz dolaşarak doğal seleksiyon mekanizmasını çalıştırıyor" demek istiyor.
Ve tekrar diyorum ki: işiniz mahkemeye, savcıya, avukata kaldıysa Allah yardımcınız olsun ya da çok yukarılarda tanıdığınız olsun.
"Kamu Adına Kovuşturmaya Yer Olmadığına" |
Haciz Bildirisi Komedisi, TÜRKİYE
Haksızlıklar Ülkesi, Türkiye
Firmam, distribütör olarak test cihazları ithal edip Türkiye'deki firmalara ürün sağlamakta. Trabzon'da bir firmaya çek karşılığı ürünü vermiştik. Çekin vadesi geldiğinde çek karşılıksız çıktı. Biz de dava etmeyip uzlaşalım dedik. Ve müşterimize şunu dedik " Sen bize iade faturası kesip ürünü iade et, biz de para pul istemiyoruz, yeter ki ürünü geri alalım."
Neyse, Trabzon'da çeki karşılıksız çıkan müşterimden ürünü ve iade faturasını alıp muhasebesel olarak da konuyu sıfıra sıfır şekilde kapatmıştık.
Firma olarak, Trabzon'da çok para batırmışlığımız vardı. Ve karşılıksız çek gibi konulardan dolayı dava ettiğimiz birçok Trabzonlu firma varken birgün ofise PTT ile Trabzon'dan bir haciz bildirisi geldi. Ben de acaba sonunda Trabzon'da batırdığımız paralardan bir kısmı ile ilgili olumlu bir durum mu var derken, tam tersine bize haciz koymaya çalışan bir yazı ile karşı karşıya olduğumuzu anladım.
Yani, benim mal satıp karşılıksız çek nedeni ile paramı alamadığım Trabzonlu firmanın devlete de borçları varmış. Bu Trabzonlu firma da bize iade faturası kesti ya, devlet babanın yüce/ulu/zeki/çevik/müslüman memurları, çeki karşılıksız çıkan müşterimin bizden bir alacağı varsa diye bize de haciz bildirisi göndermiş.
Haciz bildirisinde de 7 gün içinde itiraz edilmezse haciz gerçekleşecektir ibaresi vardı. Apara topar hem avukat ile hem de kendimizi itirazlarda bulunduk. Bu firma, bizi de mağdur etti. Elimizde karşılıksız çeki var gibi ifadelerde bulunduk ve vergi dairesi sonunda anladı durumu. Olan sinirlerimize ve paramıza oldu (avukata durduk yere para vermek zorunda kaldık)
Mal satıp da haciz tehlikesi ile karşılaşmak Türkiye'ye özgü bir durum olsa gerek.
"Komedi ülke ve komedi bir sistem" |
Bu ülkede karşılıksız çek yazsan, piyasaya borç taksan, adresinde bulunmasan, kaçsan kimse seninle uğraşmaz. Ama dürüstsen, bir yerin yurdun belliyse borcuna sadıksan o zaman sistem seni sağılacak inek gibi görür ve saldırır.
Bu ülkede, herkes başının çaresine baksın!
15 Ocak 2013 Salı
Evliliği yürütmeyi beceremeyen ünlüler neden bir daha bir daha evlenir?
Ünlüler dünyasına baktığımızda, bir kısım ünlü sürekli evleniyor. Hadi birincisi talihsizlikti, ikincisi talihsizlikti de artık üçüncüsünden sonra anlamak gerekir ki bu kişinin evlilik kurumu ile ilgili bir sıkıntısı var. Belli ki bu kişi, evlilik insanından ziyade flört insanıdır. Herkes evliliği yürütmeyi başaracak diye birşey yok. Kimi insanların yapısı ile evlilik müessesi örtüşebilir kimisi ile örtüşmeyebilir, bu gayet doğal bir durum.
Benim anlamadığım şey; Seda Sayan, Demet Akalın gibi ünlülerin istatistiksel olarak evliliğini yürütebilme ihtimalleri son derece düşükken, evlilik olayından vazgeçemeyişleri.
Evlenmeleri bir ton tantana, magazin, ana haber bültenlerini, kendi arkadaşlarını meşgul ediyorlar. Birkaç ay sonra da boşanma tantanası başlıyor.
Bu tür kişiler, sadece beraber yaşasalar, ilişkiyi yürütemediklerini anladıklarında da ayrılsalar daha hoş olmaz mı? Araya neden resmi nikahı, devleti karıştırıp herkesi meşgul ederler ki?
8 Ocak 2013 Salı
Bu ülkede çamur olan kazanır
Bu ülkede çamur olan kazanır
Mal sahibiysen, kiracından kirayı zar zor alırsın
Kiracıysan, mal sahibin zam yapma delisi çıkar huzurunu bozar
Satıcıysan, müşterin ödemeni yapmaz
Alıcıysan, mal aldığın yer kazıklar, dandik mal verir
Kısacası, kim daha pislikse o maddi açıdan daha karlı çıkar.
Mal sahibiysen, kiracından kirayı zar zor alırsın
Kiracıysan, mal sahibin zam yapma delisi çıkar huzurunu bozar
Satıcıysan, müşterin ödemeni yapmaz
Alıcıysan, mal aldığın yer kazıklar, dandik mal verir
Kısacası, kim daha pislikse o maddi açıdan daha karlı çıkar.
7 Ocak 2013 Pazartesi
6 Ocak 2013 Pazar
Uçak İkaz Lambası
Uçak ikaz lambası
Gökdelenler, tv ve radyo vericileri, gsm baz istasyonu kuleleri, köprüler, hava alanı meydanları, rüzgar türbinleri gibi yüksek yapılarda uçak ikaz lambası ( yüksek yapı uyarı ışığı) kullanılması zorunludur.
Gökdelenler, tv ve radyo vericileri, gsm baz istasyonu kuleleri, köprüler, hava alanı meydanları, rüzgar türbinleri gibi yüksek yapılarda uçak ikaz lambası ( yüksek yapı uyarı ışığı) kullanılması zorunludur.
"Wetra Ledli Uçak İkaz Lambası" |
Uçak ikaz lambası konusunda Türkiye'de lider olan marka, Wetra'nın resmi web sayfasını aşağıdaki bağlantı vasıtasıyla ziyaret edebilirsiniz.
Wetra uçak ikaz lambası
1 Ocak 2013 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)